Coffee Factory, Amerika ve Rusya Yatırımlarıyla Gücünü Arttırıyor!

Coffee Factory, 2025 hedefleri doğrultusunda global marka vizyonunu hızlandırmakta. Rusya, Amerika ve Kıbrıs gibi üç önemli bölgede yatırımcı ve iş ortaklarıyla görüşmeler gerçekleştirmektedir. 65 ülkede marka tescil sürecini başarıyla tamamlayan marka, uluslararası genişlemesi için gerekli yasal ve stratejik altyapısını oluşturmuştur.

Coffee Factory, Amerika ve Rusya Yatırımlarıyla Gücünü Arttırıyor!

Türkiye'nin hızla gelişen kahve zincirlerinden Coffee Factory, düzenlediği bir yatırımcı toplantısında 2025 yılının ilk yarısına dair büyüme verilerini, dijital dönüşüm yatırımlarını ve uluslararası pazarlara yönelik aktif stratejilerini kamuyla paylaştı. Toplantıya yatırım fonları, sektör temsilcileri ve potansiyel iş ortakları katıldı.

%38 büyüme, 3 milyon TL’lik dijital yatırım

2025’in ilk altı ayında mağaza sayısını 38’e çıkaran Coffee Factory, toplam satış hacmini %38 oranında artırarak pazardaki yerini güçlendirdi. Bu dönemde, müşteri deneyimini dijitalleştirmek ve sadakat yapısını güçlendirmek amacıyla mobil uygulama altyapısına 3 milyon TL yatırım yaptı. Uygulama; mobil sipariş, kişiye özel kampanyalar ve dijital sadakat programı gibi yenilikçi özelliklerle sektöre farklı bir bakış açısı kazandıracak.

The Coffee Factory Genel Müdürü Batuhan Şahin, “Kahve deneyimini sadece fiziksel mağazalarda değil, dijital dünyada da yeniden şekillendiriyoruz. Biz sadece kahve sunmuyoruz; tasarım, hız ve akıllı sadakat sistemleriyle kendimizi farklı bir konumda yer alacağız.” dedi.

Bu alanlarda, “cozy & premium” deneyim sunan yerli markaların artan çekiciliği ve The Coffee Factory’nin butik yapılandırması sayesinde, etkili bir pazar penetrasyonu bekleniyor.

Yerli tedarikçilerle güçlü değer zinciri

Coffee Factory'nin büyüme stratejisi, yüksek kalite, sürdürülebilir maliyet ve ekonomik katkı dengesini sağlayan yerli tedarikçi odaklı bir model üzerine inşa edilmiş durumda. Kahve dışındaki tüm gıda ürünleri, ambalajlar, ekipman ve dijital çözümler büyük ölçüde Türkiye’deki üreticilerden temin edilmektedir. Bu yaklaşım, hem operasyonel esneklik sunmakta hem de tedarik risklerini en aza indirmektedir.

Aynı zamanda bu yapının, yerli üreticilerle uzun vadeli iş birliklerini teşvik ederek iki taraflı ekonomik sürdürülebilirlik sağlaması hedeflenmektedir. Marka, yurtdışındaki genişleme süreçlerinde yerli tedarik zinciri modelini bir rekabet üstünlüğü olarak konumlandırmayı planlıyor.