Bakan Tunç: 15 Temmuz Gecesi ABD ve Avrupa'dan Destek Bekledik, Ama Bulamadık!

Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, FETÖ'nün 15 Temmuz darbe girişimi hakkında çarpıcı açıklamalarda bulundu. Türk milletinin dünya genelinde demokrasi dersleri verdiğini belirten Bakan Tunç, o gece Avrupa ve ABD'den yeterli destek almadıklarını vurguladı. Terör örgütlerine karşı sürekli dikkatli olunması gerektiğini dile getiren Tunç, Terörsüz Türkiye sürecinin inşa edilmesini istemeyen unsurların mevcut olduğunu kaydetti. Ayrıca, elde edilen kazanımların daha ileri taşınması için yeni anayasanın şart olduğunu ve yeni atamalarla ilgili müjdenin de yolda olduğunu ifade etti.

Bakan Tunç: 15 Temmuz Gecesi ABD ve Avrupa'dan Destek Bekledik, Ama Bulamadık!

Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, FETÖ'nün gerçekleştirdiği 15 Temmuz darbe girişiminin 9. yıl dönümünde dikkat çeken açıklamalarda bulundu. 15 Temmuz gecesinde yaşanan olayları anlatan Tunç, terör örgütüyle mücadele sürecinden yeni anayasa geliştirme çalışmaları hakkında önemli mesajlar iletti. A Haber'de yapılan canlı yayında gündeme dair soruları yanıtlayan Tunç, yargı kurumuna yeni atamalar yapılacağının müjdesini de verdi.

15 TEMMUZ OLAYLARINI ANLATTI

FETÖ'nün 15 Temmuz'daki darbe girişimine dair yaşadıklarını paylaşan Tunç, darbe teşebbüsünün haberini memleketi Bartın'da aldığını kaydetti. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın halkı meydanlara çağırmasıyla birlikte büyük bir direnişin başladığını vurgulayan Tunç, milletin bu süreçte canı pahasına mücadele ettiğini ifade etti.

"Darbe girişiminden itibaren 9 yıl geçti. Bu sürecin bir bilançosu var. Yargıda birçok FETÖ mensubu etkisiz hale getirildi. Ancak bir eksiklik de oluştu. Bu boşluk doldurulabildi mi?" sorusuna cevap veren Tunç, darbe girişiminin ardından hesap verme döneminin başladığını aktardı.

Tunç, "Bu bağlamda kamu sektöründen çıkarılan 127 bin kişinin FETÖ ile bağlantısı olduğu tespit edildi. Bu kişilerden yanlışlıkla ihraç edilenler var mı diye düşündüğümüzde, bu nedenle Olağanüstü Hal Komisyonu kuruldu. Komisyon, 127 bin başvuruyu inceledi ve yaklaşık 20 bin kişinin tekrar iadelerini gerçekleştirdi. İade edilmeyenler için de hak arama imkanı sunuldu. Normal şartlarda Anayasa ve yasalarımızda böyle bir beton yok." dedi.

Bu süreçte 4 bin 6 hâkim ve savcının görevden alındığını, o dönemde toplam hâkim sayısının 12 bin iken 8 bine düştüğünü bildiren Tunç, istinaf uygulamasının da aynı zaman diliminde başladığını belirtti.

YARGI KURUMUNUN YARISI GENC KADRODAN OLUŞUYOR

İstinaf uygulamasına geçen 3 bin birinci sınıf hâkim bulunduğunu, ilk derecede görev yapacak hâkim sayısının ise 5 bine ulaştığını aktaran Tunç, yargı örgütünün gençleştirilmesinin hedeflendiğini açıkladı.

Hukuk fakültesinden mezun olan ve güvenlik soruşturmasını geçen genç avukatların hâkim olarak atandığını belirten Tunç, şu anda yargı kuruluşunun yarısının 5 yıllık kıdemin altında olduğunu söyledi.

Tunç, "Bu genç yapı nitelik açısından sorun yaratıyor mu?" şeklindeki bir soruya verdiği yanıtta, başlangıçta zorluklar yaşandığını, ancak yargı alanında hızlı bir arınma sürecinin gerçekleştirildiğini ifade etti. Tunç, yeni atamalarla hâkim ve savcı sayısının 25 bine ulaştığını belirtti.

126 BİN 796 SİVİL MAHKUMİYET KARARI

Darbenin gerçekleştiği gece silah, tank veya helikopter kullanan kişiler hakkında açılan davalara değinen Tunç, 289 davanın sonuçlandığını ve bu dosyaların 224'ünün Yargıtay tarafından onaylandığını, bazı dosyaların ise farklı sebeplerle bozulduğunu kaydetti. Ayrıca, istinaf ve birinci derece süreçleri devam eden birkaç dosya bulunduğunu da sözlerine ekledi.

Silah, helikopter ve tank kullanan darbecilerden 4 bin 891'inin mahkum edildiğini, bu kişilerin 1634'ünün ağırlaştırılmış müebbet, 1366'sının müebbet, 1891'inin de süreli hapis cezası aldığını belirten Tunç, ilgili süreçlerin neredeyse tamamlandığını da ifade etti.

Bakan Tunç, "Çatı davası" denilen davaların Ankara ve İstanbul’da görülmekte olduğunu, halkın üzerine silah çekenlerin müebbet ve ağırlaştırılmış müebbet cezası aldığını vurguladı. Sivil mahkumiyetle ilgili ise toplamda 126 bin 796 karar verildiğini söyledi.

24 BİN KİŞİNİN DAVASI DEVAM EDİYOR

FETÖ ile ilgili soruşturması süren şüpheli sayısının 58 bin olduğunu, hükümlü ve hüküm özlü 11 bin 85 kişinin cezaevinde bulunduğunu aktaran Tunç, devam eden dava sayısının 24 bin olduğuna dikkat çekti.

Yargının büyük bir dikkat ve özen gösterdiğini kaydeden Tunç, olağanüstü halin şu an yürürlükte olmadığını, normala dönen yargılama süreçlerinde yeni delillerle birlikte gerekli soruşturmaların ve dava süreçlerinin devam ettiğini belirtti.

"AVRUPA VE ABD’DEN DESTEK ALAMADIK"

Yurt dışına kaçanların varlığına da değinen Tunç, "17/25’ten sonra ya da 15 Temmuz öncesinde yurt dışına kaçmalarıyla ilgili kırmızı bülten taleplerimiz oldu. Ancak maalesef dünya bu konuda bizi yalnız bıraktı. 15 Temmuz'daki hain kalkışma, vatandaşlarımızın cesaretiyle bir insan hakları ve demokrasi mücadelesiydi. O gece ne Avrupa’dan ne de Amerika’dan yeterli desteği göremedik." dedi.

FETÖ ile mücadelede de beklenilen desteğin sağlanamadığını aktaran Tunç, örgüt mensuplarının Avrupa ve Amerika’da hâlâ varlıklarını sürdürdüğünü, 118 ülkeye 2 bin 364 iade talebinde bulunduklarını söyledi. Tunç, bu ülkelerden yalnızca dost bildikleri bazı Türk Cumhuriyetlerinden 131 kişinin iade edildiğini belirtti. 3 bin 579 kırmızı bülten talebinin Interpol tarafından dikkate alındığını ifade eden Tunç, burada bir çifte standardın bulunduğunu belirtmekten geri durmadı. "Türkiye, 15 Temmuz gecesi bir demokrasi mücadelesi verirken, dünya ve Avrupa, üye adayı olduğumuz ülkeler yanında yer almadı." dedi.

"TERÖR ÖRGÜTLERİNE KARŞI HER AN DİKKATLI OLMAK GEREKİYOR"

Tunç, tedbirlerin önemine vurgu yaparak, "Her zaman dikkatli olmalıyız. Sadece FETÖ değil, ülkemiz aleyhine olabilecek diğer tüm terör örgütlerine karşı da teyakkuz halinde olmalıyız. Özellikle vesayetçi ve darbeci yaklaşımların bir daha fırsat bulmaması için çaba sarf etmeliyiz." dedi.

TERÖRSÜZ TÜRKİYE HEDEFİ

“Terörsüz Türkiye” projesinin gerekliliğine değinen Tunç, bu konuda Adalet Bakanlığı’nın üstleneceği rol hakkında, silahların bırakılması sürecinin önemli bir dönüm noktası olduğunu ifade etti.

Terörsüz Türkiye sürecinin kolay bir şekilde hayata geçirilmediğini belirten Tunç, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın iç cepheyi güçlendirme amacıyla Ahlat’ta yaptığı konuşmanın önemini vurguladı. Tunç, bu sürecin adım adım gerçekleştirildiğini, ancak bu durumu istemeyen çevreler olduğunu da sözlerine ekledi.

"ANAYASA DEĞİŞİKLİĞİ BU SÜREÇLE İLGİLİ DEĞİL"

Tunç, anayasa değişikliğinin Terörsüz Türkiye projesi ile bağlantılı olmadığını belirtirken, bu sürecin gerçekleşmesinde Adalet Bakanlığı, Milli Savunma Bakanlığı, Dışişleri Bakanlığı ve Milli İstihbarat Teşkilatı’nın (MİT) koordinasyonunun etkisini dile getirdi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın liderliğinde yürütülen koordinasyonun önemini vurgulayan Tunç, "1990'lı yıllardaki koalisyon hükümetleriyle bu başarıların elde edilmesi mümkün değildi. Hükümetlerin bir buçuk yılda değiştiği, Adalet Bakanlığı'nın bir partinin, Dışişleri Bakanlığı'nın başka bir partinin elinde olduğu durumlarda görüş birliği sağlamak imkânı yoktu. Cumhur İttifakı olarak burada tam bir uyum ve koordinasyonu sağladık." ifadelerini kullandı.

"15 TEMMUZ’DA SON DARBENİN VURULACAĞINI ZANNETTİLER"

Tunç, "15 Temmuz'da son darbeyi gerçekleştireceklerini düşündüler, ancak başaramadılar. Vesayetçi zihniyetin, Türkiye'nin huzurunun sağlanmasının siyaset ve demokratik yapılarla mümkün olduğunu bilmesi gerekmektedir. Bu nedenle sürekli engellemeye çalıştılar. Ancak bu mücadele, Türkiye'nin kalkınması ve daha yüksek standartlarda bir demokrasi kazanmasıyla mümkün oldu." şeklinde konuştu.

YENİ ANAYASA VURGUSU

Bakan Tunç, gelecekte benzer 15 Temmuz gecelerinin yaşanmaması adına atılan adımların büyük bir öneme sahip olduğunu söyledi. Darbeci ve vesayetçi anlayışa fırsat vermemek için gerçekleştirilen reformları sıralayan Tunç, "Bunlar arasında Milli Güvenlik Kurulu’nun daha sivil bir yapıya kavuşturulması, Yüksek Askeri Şura, Jandarmanın İçişleri Bakanlığı'na bağlanması ve Genelkurmay'ın Milli Savunma Bakanlığı’na aktarılması yer alıyor. Yıllarca darbecilere dayanak olan İç Hizmet Kanunu'nun 35. maddesi kaldırıldı. Hâkimler Savcılar Kurulu ile Anayasa Mahkemesi’nin yapıları, demokratik normlara uyumlu hale getirildi. Darbecilerin yargılanamaz olduğu maddeler değiştirildi ve sıkı yönetim ilanı imkânı tanıyan düzenlemeler iptal edildi. Bunlar Türkiye'nin kazandığı büyük avantajlar. Bu kazanımları ileriye taşımak için yeni bir anayasa çağrısı yapıyoruz. Vesayetçi ve darbeci zihniyetlerden uzaklaşmış olsak da, darbecilerin oluşturduğu bir anayasa ile yolumuza devam ediyoruz." ifadelerini kullandı.

ATAMA MÜJDESİ

Yılmaz Tunç, Adalet Bakanlığına yeni atamaların yapılacağı müjdesini vererek, "200 bine yakın kadromuz bulunmaktadır. Son dönemde atadığımız hâkim ve savcı yardımcılarının yanı sıra, mesleğe kabul edilen hâkim ve savcılarımız yeni personel ihtiyacına ihtiyaç duyacak. Bu çalışmalarımız sürüyor ve son hâli vermek üzereyiz. Yargı kurumuna zabıt katibi, mübaşir ve infaz koruma memuru gibi ihtiyaç duyulan pek çok personel alımı yapılacaktır. Bu konuda önümüzdeki günlerde sevindirici haberler vermeyi planlıyoruz." dedi.